Yağmur Ormanı Boyunca

Günay GÖKSEL

Karen Tei Yamashita’nın 1990 yılında kaleme aldığı Through The Arc of the Rainforest romanı, kara mizah ve büyülü gerçekçilik teknikleri kullanılarak yazılmıştır. Eser, fantastik karakterlerin Matacao isimli tanımlamayan bir tabaka üzerine inşa ettikleri hayallerini ve planlarını ve bunların sonucunda sebep oldukları küresel yıkımı konu alır. Yamashita, karakterlere verdiği insanüstü özelliklerle, hem Amerikan hem de küresel emperyalizmi ustaca tasvir eder. Üstelik bu insanüstü ve fantastik öğeler, gerçek hayatın hiç de uzağında değildir.
Kitabın ana karakterlerinden olan Kazumasa, kafasının etrafında dönen bir top ile okuyucuya tanıtılır ve tüm hikâye bu dönen top tarafından anlatılır. Öyle ki, bu top tarafından keşfedilen Matacao maddesi hikâyedeki tüm bireylerin ortak noktasıdır. Adeta bir radar gibi çalışan bu küre, Yamashita’nın dünya üzerinde bulunan tüm doğal kaynaklara erişmek isteyen çok uluslu şirketlere ve işadamlarına işaret etmek için kullandığı bir araçtır. Yine aynı şekilde, J.B. Tweep adlı Amerikalı işadamı üç kollu olarak anlatılmaktadır. Burada da Yamashita Amerikan emperyalizmini, dünyada her kaynağa dört koldan saldırma güdüsünü fantastik unsurlar vasıtayla açıkça eleştirmiştir. Ancak Tweep karakterinin Matacao üzerinde inşa ettiği binada doğanın hışmına uğraması ve can vermesi edebi bir hikâyeden daha fazlasına işaret etmektedir.
Ünlü işadamı Henry Ford’un Brezilya’daki yağmur ormanlarında kurduğu kauçuk çiftliğinin akıbeti, Yamashita’nın bizlere anlattığı Tweep karakterinin hikâyesiyle oldukça paraleldir. Otomobil lastiği üretiminde kullanılan kauçuk, oldukça pahalı bir madde olması sebebiyle, 1920’lerde Henry Ford’u kendi kauçuk çiftliğini kurması için harekete geçirmişti. 1928 yılında Delaware eyaletinin iki katı büyüklüğündeki bir araziyi dönemin Brezilya hükümetinden satın alan Henry Ford, işe arazideki ağaçlara yerle bir edip kendi kauçuk ağaçlarını dikerek başladı. Kurduğu çiftliğe Amerikan tipi evler ve binalar inşa edildikten sonra çalışan yerli işçilere Amerikan hayatı dikte edilmeye çalışıldı. Ancak ağaçtan yapılmış doğal evler yerine çelik tavanlı barınaklar sıcaklığı dayanılmaz bir hale getirdiği ve yaşamı oldukça zor kıldığı için yerli işçiler tarafından protestoya sebep oldu, çıkan isyanlara defalarca askerler tarafından müdahale edildi. Çalışan işçiler gibi, doğaya da hükmetmek isteyen Henry Ford, kauçuk üretiminden de istediği sonucu alamadı. Araziyi satın almadan önce bölgedeki toprağın yapısı ve eğilimi hakkında yeterliği araştırma ve ön çalışma yapılmadığı için ağaçlardaki verim oldukça azaldı. İşçilerle sürekli karşı karşıya gelen ve arzu ettiği kârı sağlayamayan Ford, 1945’te yağmur ormanlarından çekilmek zorunda kaldı. Arazi Brezilya hükümetine geri satıldı ve Fordlandia projesi Henry Ford’a 20 milyon dolar zarar ettirdi.
Kitapta karşımıza çıkan J.B. Tweep’in hikâyesi de bundan farklı değil. Henüz tanımlanmamış bir tabaka olan Matacao’nun üzerine bina inşa eden Tweep, kitabın sonunda Matacao, yıllardır biriken plastik atıklar sonucunda sertleşmiş bir tabaka olarak ortaya çıkar ve üstüne kurulmuş olan tüm planlar altüst olur. Yağmur ormanlarında ortaya çıkan bu kütle aslında, uluslararası şirketlerin ve emperyalist işadamlarının yeryüzündeki en ücra köşelere bile ulaşabildiğini ve tahrip edebildiğini göstermektedir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türkiye'nin en iyi hd film izle sitesi.
Seo'nun en iyisi Ankara Seo danışmanlığı
Türkiye'nin en iyisi replika saat